Alive
Son, she said, have I got a little story for you
Oğlum dedi, senin için kısa bir hikayem var
What you thought was your daddy was nothin but a...
Senin düşüncene göre baban hiç bir sey değildi ama a...
While you were sittin home alone at age thirteen
Sen on üç yaşında evde oturuyorken
Your real daddy was dyin, sorry you didnt see him, but Im glad we talked...
Senin baban ölüyordu, özür dilerim sen onu görmedin, ama konustuğumuz için mutluyum...
Oh i, oh, Im still alive
Oh i, oh, hala hayattayım
Hey, i, i, oh, Im still alive
Hey, i, i, oh, hala hayattayım
Hey i, oh, Im still alive
Heyi, oh, hala hayattayım
Hey...oh...
Oh, she walks slowly, across a young mans room
Oh, yavaşça yürüyor, bir genc adamin odasina dogru
She said Im ready... for you
Hazırım dedi... Senin için
I cant remember anything to this very day
Her şeyi hatırlayamiyorum o günle ilgili
cept the look, the look...
Bakış, o bakışın dışında...
Oh, you know where, now I cant see, I just stare...
Oh, biliyorsun nerede, şimdi göremiyorum, sadece bakıyorum...
I, Im still alive
Ben, ben hala hayattayım
Hey i, but, Im still alive
Hey ben, ama hala hayattayım
Is something wrong, she said
Bir sorun mu var dedi
Well of course there is
Tabiki de var
Youre still alive, she said
Hala hayattasın dedi
Oh, and do I deserve to be
Oh, ve bunu hakediyorum
Is that the question
Soru bu mu?
And if so...if so...who answers...who answers...
Ve eğer öyleyse... Öyleyse... Kim cevaplar... Kim cevaplar...
I, Im still alive
Ben, ben hala hayattayım
Hey i, but, Im still alive
Hey ben, ama hala hayattayım
Yeah yeah yeah yeah yeah yeah
Hey... oooh...
Black
Sheets of empty canvas, untouched sheets of clay
Boş brandadan dokunulmamış çarşaflar
Were laid spread out before me as her body once did.
Onun vücudunun yayılıp yattığı daha önce gözlerimin önünde
All five horizons revolved around her soul
Onun ruhunu çevreleyen beş halka
As the earth to the sun
Dünyadan güneşe kadar
Now the air I tasted and breathed has taken a turn
Şimdi koklayıp soluduğum hava bile değişti
Ooh, and all I taught her was everything
Ve ona öğrettiğim her şeyi
Ooh, I know she gave me all that she wore
Biliyorum her şeyini bana verdi
And now my bitter hands chafe beneath the clouds
Ve şimdi soğuyan ellerim bulutların altında ısınıyor
Of what was everything.
her şeyi çevreleyen.
Oh, the pictures have all been washed in black, tattooed everything...
Tüm resimler siyaha boyandı, her şey karalandı…
I take a walk outside
Dışarıda yürürüm
I'm surrounded by some kids at play
Oynayan birkaç çocuk sarar etrafımı
I can feel their laughter, so why do I sear?
Kahkahalarını fark ederim, peki ben neden yanarım?
Oh, and twisted thoughts that spin round my head
Ve kafamda dolanan çarpık düşünceler
I'm spinning, oh, I'm spinning
Dönüyorum, dönüyorum
How quick the sun can drop away
Güneş ne çabuk batabiliyor
And now my bitter hands cradle broken glass
Ve şimdi üşüyen ellerim kırık camlara batıyor
Of what was everything?
Her şey olan?
All the pictures have all been washed in black, tattooed everything...
Tüm resimler siyaha boyandı, her şey karalandı…
All the love gone bad turned my world to black
Tüm o aşk kötüye dönüşüp dünyamı kararttı
Tattooed all I see, all that I am, all I'll be... yeah...
Baktığım her şey karalı, olduğum her şey karalı, olacağım…evet
Uh huh... uh huh... ooh...
I know someday you'll have a beautiful life,
Biliyorum güzel bir hayatın olacak birgün
I know you'll be a sun in somebody else's sky, but why
Biliyorum bir başkasının gökyüzünde güneş olacaksın, ama neden
Why, why can't it be, why can't it be mine
Neden, neden benim değil, neden benimkinde değil?
Aah... uuh..
Too doo doo too, too doo doo [many times until fade]